YILBAŞI GECELERİ İSLAM’IN GEREKTİRDİĞİ MEŞRU ÇERÇEVEDE DEĞERLENDİRİLMELİDİR
Ömrümüzden bir yıl daha gidiyor, ölüme bir yıl daha yaklaşıyoruz. Hayatımızdan koskoca bir yılı daha neşesiyle, hüznüyle, acısıyla, tatlısıyla ve dertleriyle geride bırakıyoruz yeni yılla birlikte.
Peki, yeni yıl (yılbaşı) nedir, niçin kutlanır? Aralık ayının son günü gece yarısından sonra başlayan Ocak ayının ilk günüdür yeni yıl. Aralık ayının son gecesi yeni bir yıla girmenin neşesi ile dükkânlar ve çevreler yılbaşı ağaçları ve renkli ışıklarla süslenir, çeşitli kutlamalar ve ziyafetler verilir, otellerde-restoranlarda eğlence programları düzenlenir, televizyonlarda da yeni yıla özel eğlence programları yapılarak insanların eğlenmeleri sağlanır ve koca bir yılı geride bırakmanın mutluluğu sevinçle kutlanır.
İnsanlar ömürlerinden bir yılın daha gitmesini ve ölüme bir yıl daha yaklaşmayı neden sevinçle ve memnuniyetle karşılar ki? İslam dininde yılbaşı kutlamaları ne dini bir bayram, ne de manevi gün ve gecelerden sayılır. Aslında yılbaşı, Hz. İsa’nın doğum gününün Hıristiyanlar tarafından kutlandığı yıllık bir tatildir. Fakat bu kültür çok eskilerde batıdan aramıza girmiş ve artık geleneksel bir hale gelmiştir.
Yılbaşı geceleri için geleneksel yılbaşı milli piyango biletleri almak da adet olarak yerini almıştır toplumumuzda. Bu gece için evlerde özel olarak bazı yiyecek ve içecekler (bira, şarap, rakı vs.) hazırlanır; İslam’ın bu şekilde hoş karşılamadığı ve İslam’a ait olmayan bu gece bazen sade, bazen de abartılı şekillerde kutlanır. Özellikle bazı kişiler arasında, doya doya alkol almanın ve kendinden geçercesine sarhoş olmanın bir eğlencesidir bu gece.
Yılbaşı gecelerinde şeytanlar da cirit atar ortalıkta. Müslüman âleminin içinde belki de en rahat dolaşacakları, Müslümanları günahlara en rahat sürükleyebilecekleri gecelerden biridir yılbaşı gecesi onlar için.
YILBAŞI GECELERİ İSLAM’IN GEREKTİRDİĞİ MEŞRU ÇERÇEVEDE DEĞERLENDİRİLMELİDİR
Yılbaşı gecelerinin hiç mi iyi tarafı yoktur? Yılbaşı gecelerinin şöyle bir faydasının olduğunu söylemek mümkündür: İnsanlar bu gece sayesinde bir-iki günlük tatil yapma fırsatı elde ederler ve böyle gün ve gecelerde uzun süre görmedikleri eş, dost ve akrabalarıyla beraber vakit geçirme şansına da sahip olurlar. Olaya bu açıdan bakabiliriz. Yani bir araya gelmeyi kutlama yapmak amaçlı değil, birbirimizle vakit geçirmek amaçlı görmeliyiz. Hatta bu hususta Doç. Dr. Nihat Hatipoğlu da Sabah gazetesindeki yazısında, “Yılbaşı kutlamak caiz mi?” şeklinde sorulan bir soruyu şu şekilde cevaplamıştır: “Geçmiş bir yılı düşünmek, gelen yeni yılın da hayırlı olmasını paylaşmak anlamında -meşru bir çerçevede- yılbaşı gecesi bir araya gelmek elbette sakıncalı olmaz. Ama başka kültürlerin mukaddeslerini mukaddes saymak ve haram olan işleri işlemek maksadıyla bir araya gelip Noel görüntüsü içinde yılbaşını kutlamak elbette doğru olmaz. Beynelmilel (uluslararası) kültürün kabulleri, bizim inancımızın prensiplerine aykırı olmadıkça problem oluşturmaz. Ama imanımıza ve inanç ilkelerimize aykırıysa uzak durmak gerekir. İslam, Kur’an-i hassasiyete dikkat eden ve meşru olan hiçbir eğlenceye karşı değildir(1).”
Bunların haricinde insan, ömrünün azalmasını ve ölüme biraz daha yaklaşmasını nasıl sevinçle karşılayabilir ki? Bu hususta yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in Asr Suresinde de “And olsun zamana ki insan (geçirdiği ömründen) ziyandadır. Ancak iman edenler, salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka…” denilmektedir.
SONSÖZ:
Ayetten de anlaşılacağı üzere insan, ziyan olan ömrü için sevinçte değil; ancak üzüntü içinde olmalıdır. Bugün kullanmakta olduğumuz bir eşyamız ya da bir yiyeceğimiz ziyan olduğunda nasıl üzülüyorsak; ömrümüzden giden bir yıl için de kutlama yapmamalı, aksine üzülmeliyiz. Doç. Dr. Nihat Hatipoğlu hocamızın da dediği gibi, böyle gün ve gecelerde İslamiyet’in el verdiği meşru çerçevede bir araya gelmekte ve beraber vakit geçirmekte sakınca yoktur.
KAYNAK:
(1) https://www.sabah.com.tr/Yazarlar/hatipoglu/2011/12/23/sorular