YAŞAM VE ÖLÜM ÜZERİNE

İnsan; yaşam ve ölüm üzerine tefekkür etmeli. 

İnsan sizce neden dünyaya gelmiş olsun? Gaye; sadece yemek, içmek, eğlenmek, sevişmek, çok para kazanmak mı? Allah'ın bize her gün bahşettiği 24 saati sadece kendimiz için kullanmak mı? Bunlardan daha öte bir yaşam amacı olmalı. 

Rahmete mazhar olabilmek için kulluğa uygun şekilde yaşamaya çalışmak gerek. Nisa Suresi, 116. ayette geçen Allah'ın dilediğinin günahlarını bağışlayacağı kullardan olabilmek için çabalamak gerek.

Peki, ölüm nedir, niçin var? Ölüm bir tebdil-i mekândır, yani bir mekân değişikliğidir. İnsan tıpkı anne karnındaki mekândan dünya mekânına geçiş yaptığı gibi, muhakkak dünyadan da ahiret yurduna geçişle bir mekân değişikliği yapacak. Sadece tek farkla... Anne karnından dünyaya beden ve ruhla birlikte mekân değişikliği oluyorken, dünyadan ahiret yurduna ise sadece ruhla birlikte bir mekân değişikliği olacak ve insan beden elbisesini dünyada bırakacak.

Şüphesiz iman edenler için her ölümde bir ibret vardır. Her ölüm bize, bizim de ölümlü olduğumuzu hatırlatır aslında. Ama çoğu insan bunu idrak edemez veya göz ardı eder. Fakat göz ardı edildiğinde gerçek ortadan kalmaz. 

Şu sorulara vereceğimiz cevaplar çok önemli. Belki vereceğimiz cevaplara göre nasıl yaşadığımızın tablosunu çıkarabiliriz.

1) Ölümle yüz yüze geldiğimizde onu nasıl karşılayacağız?

2) Dehşetli bir ölüm yaşamamak için hangi çabayı gösteriyoruz? 

3) Allah'ın dilediğini affedeceği kullardan olabilmek için çabalayıp, kalp ile aklı birleştirip tefekkür edebiliyor muyuz? 

Kalp ile aklı birleştirip akleden bir kalp ortaya çıkarmak Allah'ın rahmetine mazhar olabilmek için yaşamanın ilk adımını sağlar.

Hayri Temür