YALNIZLIK NEREYE KADAR DEVAM EDECEKTİ?

11.07.2015 17:48

O akşam yine sahildeki yerimde oturdum. Neler düşündüm bir bilsen. Karşıdaki kıyılara baktım uzun uzun, güneş battıktan sonra bir çarşaf gibi etrafı kaplayan kızıllığı izledim sessizce ve birden "Bu son kez olsaydı n'apardım?" diye geçirdim içimden. N'apardım acaba gerçekten?

Uzun uzun seyrettim dalgaların, mavinin, yeşilin ve kızılın renklerini karıştıra karıştıra üzerime gelişini. Ya son kez olsaydı, son kez bir daha hiç doğmayacak ve batmayacak olsaydı güneş.

Aç bir kurdun avına baktığı gözlerle izledim manzarayı, hafızama kazıdım adeta. Acı tatları bir sır gibi saklayan o hafızama. İlk defa izlemiyordum; fakat çok büyük bir haz veriyordu doğrusu bu sefer. Bulutların gün batımına doğru kümecikler halinde toplanmalarına kaydı gözlerim. Maviliğin içindeki hallerini seyrettim o bulut kümeciklerinin. Yağmur yağacaktı galiba.

Sivri sinekler ısırmaya başladı o ıssız ve soğuk bedenimi. Belli ki hazırlık yapıyorlardı yağmura. Ben de hazırlanmalıyım, diye düşündüm. Ama neye hazırlanmalıydım? Güneşin bir daha doğmamasına mı, yoksa batmamasına mı?

Tepelerin üzerindeki cami minarelerine ilişti gözlerim. Kaçırdım gözlerimi bir an, yer yer yüksek gerilim hatları ne kadar da iğreti gözüktüler gözüme, o minarelerin yanında.

Zorlukla çektim gözlerimi. Nedense aklıma kıyamet geldi. Son anlar. Ve olduğum yere diktim bakışlarımı. Sağa doğru ağaçlar ne kadar güzel gözüktüler o esnada. Usta bir ressamın tuvaline dokundurduğu fırçasından çıkmış gibiydiler adeta.

Tekrar denize baktım, derinlik korkuttu beni, yeşil mavi turkuaz. Aslında korkmazdım ben sudan, alıp götürecekmiş gibi geldi bu sefer nedense.

N'apmalıydım?

Daha önce rüyalarımda ya da yatmadan önce beynimde havai fişekler gibi patlayan bu manzarayı çok sefer görmüştüm. Güneşin batışının ve suyun resmi önceleri çok defa belirmişti kafamda.

Kitabıma yöneldim bir solukta okumak için, tıpkı bir bardak suyu bir çırpıda içecekmişçesine. Ama olmadı, içim sıkıldı, bıraktım kitabı.

Ayağımla çakıl taşlarını tekmeledim, içlerinden en yalnız olanını seçtim, bir köşeye tek başına sıçramış olanı. Aldım suya fırlattım. Çıkardığı halkaları izledim bir süre. Geriye dönmek istemiyor, o yalnız taşın çıkardığı halkalar gibi dağılıp gitmek istiyordum sanki.

Her şey yolundaymış gibi bir izlenim vardı içimde. Kendimi dinliyor ve tekrar boşluğa düşermiş gibi oluyordum.

Arayan soran yoktu beni buralarda. Aramak istemiyorlardı belki de. Neden arasınlardı ki? Çok mu çekilmezdim ne? Bir şekilde uzaklaştırmak istiyordum insanları kendimden. Yalnız kalmak, insanlara alışmamak... Başarılıydım da galiba. Bu yalnızlık nereye kadar devam edecekti acaba?

Hayri Temür