TOPLUM PSİKOLOJİSİ BU SAYEDE DÜZELİR Mİ?
"Şu aralar dizilerdeki ana tema, fakirlerin daha mutlu ve kendiyle barışık olup zenginlerin mutsuz olması" diye yazmıştı sosyal medyada Aile ve Evlilik Danışmanı Serhat Yabancı.
Televizyon dizileri genel olarak hep lüks yaşamı öne çıkaran, cazip gösteren bir politika izliyor. Verilmek istenen ve başarılı olunan subliminal (bilinçaltı) mesajlar "herkes zengin olmalı, hayaller maddiyat olmalı, lüks yalılar ve villalarda oturulmalı, lüks arabalara binilmeli" mesajlarıdır.
Bu şekilde önemli bir manevi değerimiz olan şükretmeyi ortadan kaldırmaya çalıştılar. Tatminsizlik ve tamahkârlık aşıladılar. Böyle olunca toplumda depresyon sıkça görülmeye ve toplum psikolojisi bozulmaya başladı.
Hâlbuki şükretmek ve eldekilerle yetinebilmek mutlu olmayı sağlar. Aksi ise mutsuzluğa sebep olur. Psikolog Dr. Mehmet Şakiroğlu, Hayatının Anlamı Kaybettiğin Yerde adlı kitabında şöyle der: "İnsan kendi elindekinin farkına varmak yerine, diğerinin elinde olana sahip olamamaktan şikâyet eder."
Serhat Yabancı'nın dediği gibi "şu anda dizilerdeki ana temanın fakirlerin daha mutlu ve zenginlerin mutsuz bir hayat yaşıyor olması" faydalı olabileceğini düşündüğüm bir temadır. Belki toplum psikolojisi bu sayede düzelir.
Fakat dizilerin verdiği mesajlar genellikle zenginlerin hayatını özenti haline getirecek şekilde insanlara aşılanıyor. Bu sebeple şükretmeyi ve eldekilerle yetinmeyi unutan bir nesil oluştu. Elindekilerle mutlu olmayıp elde edemediklerinin mutsuzluğuyla boğuşan insan toplulukları haline geldik.
Elde edemediğimiz, ulaşamadığımız şeyler için üzülmeyi bırakmadığımız sürece toplum psikolojisinde bir iyileşme olmayacak, psikiyatristlerin kapıları daha fazla aşındırılacak ve antidepresanlara duyulan ihtiyaç daha da artacaktır. Yani depresyon daha fazla görülen bir psikolojik rahatsızlık olacaktır.
Hayri Temür