TEBLİĞ YUMUŞAK SÖZLE YAPILMALIDIR
İslam'ı ve Kur'an'ı, yani Yüce Allah'ın sözlerini tebliğ ederken insanlara güzel bir üslup kullanılmalıdır.
İnsanlar dine uygun davranmıyorlar diye, mesela kadınlara yönelik "Sokaklar kasap dükkânı gibi" şeklinde söylemlerle hakaretvari konuşulmamalı, kürsülerden insanları kin ve nefret söylemleriyle değil, güzel sözlerle aşılamalıyız.
Kur'an'da kıssası en fazla ve en detaylı anlatılan peygamber Hz. Musa'dır (a.s). Hz. Musa (a.s) ve Firavun kıssası aslında tebliğin nasıl yapılması gerektiğinin en güzel örneğidir.
Firavun; döneminin en azgın, en zulmedici insanıdır. Firavun, zulümde ve inkârda ne kadar ileri gidileceğinin en uç örneğidir.
Bu kadar ileri gitmiş olan Firavun'a bile Yüce Allah tebliğde, güzel sözle yaklaşılması gerektiğini Hz. Musa'ya (a.s) bildiriyor.
"Firavun’a gidin; şüphesiz ki o iyice azdı. Ona yumuşak söz söyleyin; umulur ki gerçeği hatırlar veya saygı duyar! (Taha, 20/43-44)"
Yüce Allah, Hz. Musa (a.s) ve Firavun kıssasında din öğretisinde nasıl davranılması gerektiğini, tebliğde nasıl bir metot uygulanması gerektiğini ortaya koyuyor.
Yumuşak söz Firavun gibi zulümde ve inkârda en uç noktada olan bir insana bile layık görülüyorsa, kimse başka bir insana inanmıyor veya dine uygun davranmıyor diye hakaret etme hakkına sahip değildir. Çünkü tebliğde zorlama yoktur. Ayrıca tebliğde sonucu görmek de gerekli değildir. Dini anlatan eğitimcinin görevi sadece güzel ve yumuşak sözle anlatmak ve uyarmaktır.
Yüce Allah Kur'an'da, Hz. Peygamber'e (a.s) insanların üzerinde bir zorba olmadığını, ona düşenin sadece tebliğ olduğunu söylüyor. (Kaf, 50/45; En'am, 6/104-107; Şûrâ, 42/48; Ğaşiye, 88/22).
Peygamberimiz (a.s) üzerinden bir başka örnek vermek gerekirse; Uhud savaşında peygamberimizin sözünü tutmayan Okçular Tepesini terk eden Müslümanlara yönelik peygamberimizin onlara yumuşak davrandığını, aksini yapıp kaba ve katı yürekli olsaydı tepeyi terk eden Müslümanların peygamberimizin etrafından dağılıp gideceklerini Yüce Allah Kur'an'da bizlere bildiriyor (Al-i İmran, 3/159).
Peygamberimizden nakledilen şu muhteşem hadis de bu konuyu anlamada ufuk açıcı boyuttadır: "Nerede olursanız olunuz, kiminle konuşursanız konuşunuz sevdiriniz, nefret ettirmeyiniz. Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. (Müslim, Cihad 4; Ebû Davûd, Edeb 17)"
Demek ki tebliğde aksi ve kaba davranmak inanmış olanların bile dinden uzaklaşmasına sebebiyet verebilecek bir metottur. Bu yüzden din eğitiminin asıl olması gereken metodunu Kur'an'dan ve Hz. Peygamberden (a.s) öğrenmemiz gerekir. Kişisel tercih ve algılarımızla dini tebliğ adına savunuculuk yapmak yanlış bir davranış olur.
Din eğitimcilerinin ve din adamlarının eğitim ve öğretim metodunun Kur'an'da belirtilen ve peygamberlerin de uyguladığı metotla uyumlu olması gerekir. Kur'an'daki tebliğ metodu da güzel ve yumuşak sözle, zorbalık yapmadan uygulanan metottur.
İnanmayanları veya inanıp da dine uygun yaşamayanları dine karşı daha da soğutmamak, gençleri ateizm ve deizm bataklığına itmemek için din anlatılarının kin ve nefret aşılamaya yönelik değil, dinimizin asıl emrettiği şekilde ılımlı ve güzel sözlere yönelik olması gerekir.
Hayri Temür