SÂD SURESİ, 38/26. AYETİN KISA BİR ANALİZİ

06.11.2021 13:08

"Ey Davud! Biz seni yeryüzünde halife (sorumlu olarak) görevlendirdik. İnsanlar arasında adaletle hükmet! Arzuna uyma; sonra bu durum seni Allah’ın yolundan saptırır. Doğrusu Allah’ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarına karşılık şiddetli bir azap vardır. (Sâd Suresi, 38/26)" 

Yüce Allah, Sâd Suresi, 38/26. ayette özelde Hz. Davud'a, genelde ise bütün insanlara mesaj vermektedir. 

 

Ayetleri inceleyelim. 

 

1) "Ey Davud! Biz seni yeryüzünde halife (sorumlu olarak) görevlendirdik." 

Hz. Davud hem hükümdar hem de peygamberdir. Dolayısıyla her iki bakımdan da halife, yani sorumlu kılınmıştır. Yüce Allah, Kur'an'da Nur Suresi, 24/55. ayette de iyi insanları yeryüzünde halife (sorumlu) kılacağını beyan eder. 

 

2) "İnsanlar arasında adaletle hükmet!" 

Yüce Allah bu ayette, bir işte adaletten şaşılmaması gerektiği konusunda Hz. Davud üzerinden bütün insanlara hitap etmektedir. Kur'an'ın bütününe bakıldığında Yüce Allah'ın adalet kavramı üzerinde çokça durduğu, adalete büyük önem verdiği ve insanlara da adaleti emrettiği görülür. 

 

3) "Arzuna uyma; sonra bu durum seni Allah’ın yolundan saptırır" 

Yüce Allah, ayetin bu cümlesinde, insanların arzularına, yani nefsi duygularına uymamaları gerektiğini bildirir. Arzulara uymanın Yüce Allah'ın yolundan sapmak olduğunu beyan eder. Zira nefsi duygular insanı kötü şeylere meylettirir. 

 

Yüce Allah'ın yolundan sapmak, sadece O'nu inkâr etmek anlamına gelmez. Yüce Allah'ın yolundan sapmak; O'nu hatırlamamak, anmamak, emir ve yasaklara kulakları kapatmak, görmezden gelmek ve Yüce Allah'ın hayatın her evresinde olduğunun bilincinde olmadan yaşamaktır. Böyle bir yaşam ise şeytanı insana dost ettireceğinden, insan Yüce Allah'ın yolundan sapmış olur. 

 

4) "Doğrusu Allah’ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarına karşılık şiddetli bir azap vardır" 

Yüce Allah, ayetin son cümlesinde, insanların arzularına yani nefislerine uyup dünya hayatının meşguliyetlerine dalıp hayatı Allah bilinciyle yaşamayarak O'nun yolundan yüz çevirip şeytana dost olmanın, kısacası Yüce Allah'ın yolundan sapmanın sonucu olarak hesap gününde şiddetli bir azapla karşılaşacağını bildirir. 

Kanaatim odur ki, ayetin günümüze mesajı şudur: İnsan Yüce Allah'ı inkar etmese bile, Yüce Allah'a inanıp, inanmıyormuş gibi yaşayarak arzularının rehberliğinde dünya işlerine dalıyor. Dünya işlerine çokça dalmanın sonucu olarak Yüce Allah kimsenin hatırına gelmiyor, kimse hayatı Allah bilinciyle yaşamaya çalışmıyor, hakikati anlatmaya çalışanlara da kulaklarını kapatıyor ve gerçekleri duymaz ve bilmez ise sorumlu olmayacağını düşünerek gerçeklerden kaçmaya çalışıyor. 

Hâlbuki Yüce Allah, ahiretin dünya hayatından çok daha önemli olduğunu Kur'an'da pek çok ayette beyan eder: A'la Suresi, 87/16-17; İnsan Suresi, 76/27; En'am Suresi, 6/32; Nisa Suresi, 4/77; Hûd Suresi, 11/15-16; Ra'd Suresi, 13/26; Taha Suresi, 20/131; Kasas Suresi, 28/60; Şûrâ Suresi, 42/36. 

Nefsi duygulara kapılıp Yüce Allah'ı hayatın içinden soyutlayarak yaşamak, Kur'an'dan yüz çevirmek insanın, yaratıcısı olan Yüce Allah'ın yolundan sapmasına ve şeytanın kendisine dost olmasına sebep olur. 

"Kim Rahmân’ın zikrine (Kur’an’a) karşı kör davranırsa (ondan yüz çevirirse), yanından ayrılmayan bir şeytanı ona sardırırız. Şüphesiz ki bu şeytanlar, onları doğru yoldan alıkoyarlar da kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar. (Zuhruf Suresi, 43/36-37)" 

Zuhruf Suresindeki ayetlere göre Kur'an'dan ve dolayısıyla Yüce Allah'tan yüz çevirmek sebep, şeytanın dost edinilmesi ise sonuçtur. 

Rabbim bizi, Kur'an'la yoğrularak, O'nu hayatın merkezine koyarak yaşamaya çalışan kullarından eylesin. 

 

Hayri Temür