SABREDENLERE ÖDÜLLERİ HESAPSIZ VERİLECEKTİR (ZÜMER SURESİ, 39/10. AYETİN KISA ANALİZİ)

17.05.2022 13:14

"De ki: (Allah şöyle diyor) Ey inanan kullarım! Rabbinize karşı takvâlı (duyarlı) olun! Bu dünyada güzel davrananlara güzel karşılık vardır. Allah’ın arzı (yeryüzü) geniştir. Ancak sabredenlere ödülleri hesapsız verilecektir. (Zümer Suresi, 39/10)" 

Yüce Allah, Zümer Suresi, 39/10. ayette mümin kullarına müjde vermekte ve bir çıkış kapısı göstermektedir. 

 

Ayetleri inceleyelim: 

 

1) "De ki: (Allah şöyle diyor) Ey inanan kullarım! Rabbinize karşı takvâlı olun!" 

Ayetteki ifadeye göre Yüce Allah'a karşı takvalı olmak için önce inanan bir kul olmak gerekir. Zira imansız takva olmaz. İnanmak demek, iman etmiş olmak demektir. İman etmek ise kayıtsız şartsız Yüce Allah'a teslim olmak ve O'na güvenmek demektir. 

Kur'an ayetleri kendi kendini tefsir eder. Yani bir ayeti başka bir ayet açıklar. Mesela sözünü ettiğimiz ayetteki inanan kulların, İbrahim Suresi, 14/31. ayete göre, namazı kılmaları ve Yüce Allah'ın verdiği rızıktan O'nun rızası için açık da gizli de infak etmeleri, yani Yüce Allah'ın yolunda harcamaları gerekir. 

Ayrıca bu inanan kulların nasıl olmaları gerektiği daha pek çok ayette açıklanır. Bir kısım ayetleri şöyle sıralayabiliriz: Furkan Suresi, 25/63----76; Bakara Suresi, 2/177; Al-i İmran Suresi, 3/134---136; Enfal Suresi, 8/2-3-4; Lokman, 31/4-5. Bunlar müminlerin nasıl olmaları gerektiğinin bildirildiği ayetlerden bazılarıdır. 

Yüce Allah, sözünü ettiğimiz ayette, kendisine karşı takvalı olunması emrini de verir. Takvalı olmak, Yüce Allah'a karşı gelmekten sakınmak ve günahlardan korunmaktır. Yani takvaya, Yüce Allah'ın emir ve yasaklarına karşı duyarlı olmak; takvalı insana da duyarlı insan diyebiliriz. 

 

2) "Bu dünyada güzel davrananlara güzel karşılık vardır" 

Yüce Allah, ayetteki bu ifade ile kullarının iyi ve güzel davranmalarına karşılık müjde vermektedir. Ayette bu karşılığın nerede olacağına dair kesin bir ifade kullanılmadığına göre, hem dünyada hem de ahirette güzel ve hayırlı karşılıklarının olacağını söylemekte bir beis yoktur. Zira Nahl Suresi, 16/30. ayette dünyada güzel davrananlara güzel karşılık olacağı ve ayrıca ahiretin ise daha hayırlı olduğu söylenerek güzel karşılığın hem dünyada hem de ahirette olacağı bildirilir. 

 

3) "Allah’ın arzı (yeryüzü) geniştir" 

Bu cümledeki arz kelimesini İranlı müfessir Fahreddin Razi cennet olarak anlamış; fakat diğer başka müfessirler genel olarak bu ifadeyi hicret etmek, yani yerini değiştirmek şeklinde yorumlamışlardır. 

a) Cennetin kastedildiği birinci görüşten yola çıkarsak, mesajı şöyle anlayabiliriz: Yüce Allah'ın insanlara yaptıklarının karşılığında ödül olarak vadettiği cennet herkese yetebilecek kadar büyüktür. Kimse orada kendisine yer kalmayacağıyla ilgili endişeye kapılmamalıdır. 

b) Hicret anlamında değerlendirilen ikinci görüşten yola çıkarsak, burada verilmek istenen mesaj da şu olabilir: İnsanlar dünyada inançlarından dolayı çeşitli sıkıntılarla karşılaşabilirler. Zulme uğrayabilirler. Engellenebilirler. Bu takdirde bulunulan yerde bunu değiştirme imkânı yoksa o yerde kalmayıp başka yerlere gidebilme kapısı açıktır. Durumu güncel ve dar kapsamda ele alırsak mesela, iş yerinde ibadetlerine izin verilmeyen ve ahlaki yapısının aksine çalışması istenen birisi işini değiştirmelidir. 

 

4) "Ancak sabredenlere ödülleri hesapsız verilecektir" 

Ayetin bu son ifadesi diğer ifadeleri kapsamaktadır. Şöyle ki inanan bir kul olmak ve takvalı olmak fedakârlık ve özveri gerektirir. Bu özveri ve fedakârlık da ancak sabır göstererek olur. İşte ayette Yüce Allah, gösterilen bu sabrın karşılıksız kalmayacağını ve ödüllerinin de hesapsız, yani fazlasıyla verileceğini müjdelemektedir. 

Hz. Peygamber'in (a.s) şu muhteşem duası ile yorumu bitirmek istiyorum: "Allah’ım! Nefsime takvasını ver ve onu temize çıkar! Sen onu en iyi temize çıkaransın. Sen onun velisi ve Mevla’sısın. (Müslim, Zikir, 73)" 

Rabbim bizi, Kur'an'la yoğrularak, O'nu hayatın merkezine koyarak yaşamaya çalışan kullarından eylesin. Bizleri vahyi anlayanlardan, yaşayanlardan ve yaşatanlardan eylesin. Kur'an'ın ve Hz. Peygamber'in (a.s) rehberliğinden ayrılmayan kulları arasına katsın.

 

Hayri Temür