OKUYUCU OLMA SANATI
Okuyucu olmak bir sanattır. Her kitabı, her yazıyı, her makaleyi okuyan okuyucu değildir. Okuyan kişi yazarın fikirlerinin etkisi altına girmemelidir. Yazar okuyanı yönlendiriyor, okuyan da yazarın fikrini olduğu gibi benimsiyorsa eğer, o kişiyi okuyucu olarak adlandırmak mümkün değildir. Zira okumak üretmektir.
Kişi bir yazıyı okuyacağı zaman “Ne düşünmeliyim?” diye değil, “Yazan ne düşünmüş?” diye okumalıdır. Okuyucu yazıdan kendine ait bir fikir üretmelidir. Bu da ancak okuduğu yazılarda kendine “Acaba?” sorusunu sormakla mümkündür. İnsanlar daima şüpheye düşüp sorular sordukça yeni fikirler üretirler.
Okuyanın yazıyla arasındaki münasebetten yeni fikirler doğmazsa, okuma beyhude sayılacaktır. Zira faydadan ziyade zarar verecektir ve zihnin yükünü artıracaktır. Bu konuda Peyami Safa, “Kitap adamı beslemezse şişirir, bilgilerin yağıyla şişmanlatır” demiş ve eklemiştir(1):
“Ayaklı kütüphane denilen adamların lehinde ve aleyhinde çok şeyler söylenmiştir. Bunların kafalarında kitap, midede öğütülen ekmek gibi değil; ambarda bekletilen buğday gibi durur. Nasıl konmuşsa öyledir. Kana ve hayata karışmamıştır. Onların bilgileriyle zekâları arasındaki ilişki, bir kitapla bir kütüphanenin raf tahtası arasındaki ilişkinin aynıdır. Biri ötekinin üstüne binmekle kalır. Ayaklı kütüphane denilen adamlar ilmin şişmanlarıdır. Bunun için sağlam yapılı bir kafa, dolu bir kafadan üstündür ve düşünmek bir fikre gebe kalmaktan başka bir şey olmadığı için; kitapların en güzelleri düşündürücü ve doğrucu eserlerdir.”
Okuyucu olmayı anlattıktan sonra, bir de okuyucular arasındaki farka değinmek gerekir. Her okuyucu bir yazıda aynı şeyi anlamaz ve aynı şeyi tasvir etmez. Örneğin; bir romanda, “Devasa büyüklükte bir kapıdan içeri girdi” cümlesini okuyucular kendi tecrübe ve intibalarına dayanarak gözünde canlandıracaktır. Yani her okuyucunun “Devasa bir kapıdan içeri girme” tasviri birbirinden farklı ve kendi hayat tecrübelerinden kendinin tasarladığı bir sahne olacaktır. Bu durumda kişi okuduğuna kendi hayatından parçalar ilave edecektir.
SONSÖZ:
Kişilerin kitaplarla kurduğu ilişkilerden tabir-i caizse birer çocuk meydana gelmelidir ve bu çocuk da yeni fikirler olmalıdır. Okunan yazılarda konu ile ilgili “Neden, niçin, nasıl, acaba?” gibi sorular sorulmalı ve yeni cevaplar üretilmelidir zihinlerde. Zira kitap, ancak bu şekilde faydalı olabilecektir.
KAYNAK:
(1) Peyami Safa, Eğitim-Gençlik-Üniversite, Ötüken Yayıncılık, Sayfa: 34-39