İNSANIN ANAVATANI ÇOCUKLUĞUDUR

18.02.2021 10:34

İnsanın çocukluk dönemi insanın hayatında ve kişiliğinin oluşumunda çok derin izler bırakıyor.

Çocuklukta yaşanan travmalar ve kötü anılar hep derinlerde bir yerlerde kalıyor.

Bazı insanlar bu travmaları ve kötü anıları bastırabiliyor ve üstesinden gelebiliyorken, bunlar bazı insanların içinde ise kördüğüm olarak kalabiliyor. Bu kördüğüm, zaman zaman insanın bilinçaltından bilinçüstüne çıkıp, insanı rahatsız etmeye başlayabiliyor.

İnsan bu durumu hissettiğinde kördüğüme karşı farkındalık oluşmaya başlıyor. Ama fark ettiği bu kördüğümü diğer düğümler arasında kendi başına bulamıyor. İşte böyle durumlarda psikolojik desteğin önemi ortaya çıkıyor.

Psikoloğa veya psikiyatriste gitmek, ilk durumda düşündüğümüz bir şey değildir. Nasıl ki vücutta fiziki bir rahatsızlıkta doktora gereksinim duyuyoruz ve hemen doktora gitmeyi düşünüyoruz, ruhumuzda oluşan rahatsız edici durumlar da birer hastalıktır ve bunun için de uzmana ihtiyaç vardır.

Psikoloğa gitmek demek, “Ben, ben de bir kördüğüm olduğunu fark ettim; ama kendi başıma bulamıyorum. Bütün düğümlerimi sana açıyorum, sen bana o düğümler arasında zarar veren kördüğümü bulmama yardımcı ol” demektir.

“İnsanın anavatanı çocukluğudur” der Doğan Cüceloğlu ve bütün psikolojik sorunların ana kaynağı önce insanın anavatanında aranır.

Psikiyatrist Dr. Gülseren Budayıcıoğlu’nun kitabından uyarlanan Kırmızı Oda dizisinde de bunu görebiliyoruz.

Sorunlu insanlar topluluğu yetiştirmek istemiyorsak, çocuklarımızın, anavatanında sevgiye aç kalmayarak, güzel ve huzurlu bir çocukluk geçirmesini sağlamalıyız.

Hayri Temür