Genç Bir Şair Hasan Basri ile Röportaj

05.07.2011 16:48

Röportaj: Hayri TEMÜR / Giresun Gündem Gazetesi

 

Hasan Basri şiirin genç soluğu oldu.

Şiir, rüyada tanımsız bir ifadenin yaşamda vücut bulmuş halidir.

O, 26 yaşında genç bir şair. “Aşksız bir şiir yazılamaz. Aşk bütün konuların ve toplumların özüdür ve bunun dışında kalan bütün faili meçhul konular aşkın darağacına asılan bir ölümlünün önsözüdür.” diyor Hasan Basri.

Giresun GÜNDEM, şiire genç bir soluk getiren Giresunlu Şair Hasan Basri ile bir söyleşi gerçekleştirdi. İşte söyleşimizin detayları:

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Hasan Basri kimdir?

1985 Kasım’ında Giresun'da doğdum. İlk ve ortaöğrenimimi Giresun'da, üniversite (lisans) eğitimimi İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümünde tamamladım. Aralıklı olarak İstanbul'da yaşamaktayım; ama kısa ve öz olarak şunu söyleyebilirim ki, Hasan Basri, şiir seven ve yazan bir Giresun evladıdır.

 

Şiire ve şiir yazmaya merakınız nasıl ve ne zaman başladı? İlk şiirinizi ne zaman yazdınız?

Ortaokulda şiire oldukça meraklıydım. Hatta o dönemler lise edebiyat kitaplarındaki şiirleri ezberlemeye çalışırdım. E tabi biraz bunda öğrencilik yıllarındaki aşklar da etkili olmuştu. Ufak bir boyla büyük kelamlar etmek kimi etkilemez ki. Ama şiire olan ilk ciddiyetim lise sıralarında başladı. Kimi derslerde -özellikle alakası olmayan analitik geometri gibi bir derste- şiir okumalarım aklıma gelir. Sanırım sınıf da şiirden ziyade ders işlemek istemediği için beni dinliyordu.


Şu ana kadar kaç şiir yazdınız?

Kadına yaş sorulmadığı gibi şaire de bugüne kadar kaç şiir yazdın diye sorulmayacağı kanaatindeyim. 

Şaka bir yana temize çektiğim halde yine de üzerinde birçok değişiklik yaptığım şiirlerim var. Bu değişikliklerin sebebi; yaşamın çok hızlı akmasından ve güncel olmayı sevmemden kaynaklanıyor,  çünkü günümüz toplumu şiiri çok hızlı tüketiyor ve sizin şiirinize katabileceğiniz daha birçok olgu-olay ortaya çıkabiliyor.


Şiirlerinizi yazarken nelerden ilham alıyorsunuz ve nasıl bir ruh halinde yazıyorsunuz?

Şiir yazarken birçok şairin aksine romancılar gibi geceleri yazmayı tercih ederim, çünkü gündüzün karmaşasından ve karmaşıklığından başkalarına ve kendinize duyuramadığınız o gayb sesi geceleri hiç tanımadığınız insanların yüreklerinde ve yüzlerinde yankılanır hale geliyor.

 

İnsan iyi bir gözlemci olursa birçok şeyden ilham alabiliyor bana göre. Bazen güzel yüzlü bir çocuğun masumiyetinden ya da anamızın kuşku duymadığımız o derin merhametinden veyahut akşam eve götüreceği ve sıcak sıcak bölüşeceği ekmeği düşünen bir babanın nasırlı yüce ellerinden ve bunun dışında ruhu dinlendirici bir müzikten… Sizce insan duymadan, görmeden, hissetmeden yazabilir mi? Sanmam.

 

En sevdiğiniz şairler kimlerdir? Esinlendiğiniz şairler var mı?

Bütün şair-yazarlarda hayatıma dair duygu ve anlam yüklü yazılar ve şiirler bulabiliyorum; ama kendimi bulduğum şairler genellikle ikinci yeni savunucuları oluyor. Çünkü bu şairler öncelikle kendi olan ve kendini anlatan şiirler yazmışlardır. Bu saflık ve sadeliğin üzerine atılan bir gelinlik benim için daima ilgi çekici olmuştur.

 

Onlar ne olduklarından fazla gerçeküstü davrandılar ne de tamamıyla bir batı realizmini örnek alarak şiirlerine katı bir biçimde uyguladılar. Cemal Süreya, Turgut Uyar ve Edip Cansever en çok değer verdiğim isimlerdir. Bununla birlikte geçmişte esinlendiğim birçok şair-yazar olmuştur; ama insan öncelikle kendi yolunu bulmalı ki özgün olabilsin.

 

Şiirlerinizde ne tür konuları ele alıyorsunuz?

Aşksız bir şiir yazılamaz. Aşk bütün konuların ve toplumların özüdür ve bunun dışında kalan bütün faili meçhul konular aşkın dar ağacına asılan bir ölümlünün önsözüdür. Bu yüzden samimi, inanarak ve açık yüreklilikle söylüyorum ki, aşkın rotası ile her konu hakkında yazı ve şiir yazılabilir.


Şiir yazmaktaki amacınız nedir? 

Öncelikle daha iyi bir insan olmak… Bunun için kendi üzerime düşünmek ve kendimi tanımlamadan önce yorumlamaya çalışmak... İşte şiir bu şekilde bir biçim ve idrak konusu halini alıyor bende ve ben bunun ancak şiirle mümkün olduğuna inandığım için yazıyorum.


Sizce sonradan şair olunabilir mi yoksa doğuştan gelen bir yetenek midir şiir yazmak?

Kuşkusuz dogmatik bir yetenek… Tabi bunu önce sizin keşfetmeniz ve sonra bu yeteneğin üzerine bir şeyler koymanız gerekiyor. Bu da ancak ve ancak çok çalışmakla mümkün oluyor. Zikirsiz edilen dua eksik kalır.

 

Siz şiiri ne olarak tanımlarsınız?

Bana göre şiir; rüyada tanımsız bir ifadenin yaşamda vücut bulmuş halidir.

 

Hasan Basri’nin “Yağmur” isimli şiirinden bir dörtlük:

 

Balkon demirlerine vuruyor yağmur
Anglosakson bir müzik geliyor kulağıma
Ve bu tufan
Ve bu fidan
Ve bu ebemkuşağı cadde
Ne güzel toprak kokuyor sen düşünce

 

Bizlere vakit ayırdığı için Giresunlu Genç şairimiz Hasan Basri’ye Giresun GÜNDEM olarak teşekkür ediyoruz.

 

Hasan Basri’nin hayran sayfasından şiirlerini takip edebilirsiniz:

https://www.facebook.com/pages/Hasan-Basr%C3%AE/162732453793248