EVLİLİKLERDEKİ SORUNLAR
Günümüzdeki en önemli sorunlardan biri de evliliklerin kısa süreli olmasıdır. Üzerinde düşünülmesi ve hassas olunması gereken bir konudur da aynı zamanda.
Yeni nesil evlilikler ve ilişkiler, önceki evliliklere ve ilişkilere göre daha tahammülsüzdür ve insanlar bir kurum olarak adlandırılan evliliği basite indirgemektedir artık. Günümüzde gençlerin çoğu evlilik konusunda yeteri kadar bilgi sahibi olduklarını iddia etseler de değillerdir aslında.
Peki, evliliklerin ve ilişkilerin çalkantılı olma sebepleri nelerdir, öncelikle bu hususların bilinmesi gerekir. Özet olarak:
1) Modern çağ olarak nitelendirilen günümüzde çiftlerin rollerinin dışına çıkmaları
2) Tartışma esnasında çiftlerin birbirlerini alttan almamaları
3) Çiftlerin evlendikten sonra birbirlerinin özgürlüklerine yüzde 100 anlamda müdahalede bulunmak istemeleri
4) Çiftlerin karşılıklı hasbihalde bulunmamaları
5) “Ben” kavramının yerine “Biz” kavramının kullanılmaması
6) Çözülen problemlerin tekrar ve tekrar gündeme getirilmesi
7) Evliliğin monotonlaşması
Genel olarak günümüz evliliklerinde çalkantıların ortaya çıkma nedenleri yukarıda sayılanlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Evlilik ve ilişkileri ayakta tutabilmek için ise bilinmesi gereken, bu durumlarda neler yapılması gerektiğidir. Kısaca bunları da açıklayacak olursak:
1) Günümüzde evliliklerden önce mutlaka zorunlu evlilik eğitimi verilmelidir.
2) Rollerin dışına çıkılması: Bu noktada şunu belirtmek gerekir ki kadınlar çalışmalı ve kesinlikle ayakları üzerinde durmalıdırlar. Günümüzde sanayi gelişimi ile birlikte kadınlar da çalışma hayatında yer almıştır. Bir ülkede kadın çalışan sayısının fazla olması o ülkenin modern ve gelişmiş/gelişmekte olduğunu göstermektedir. Çalışan kadınlar sosyal hayatta tabir-i caizse sivrilecek ve sosyal olarak eşit konuma gelecektir/gelmelidir. Fakat bu hususun evlilik hayatına olumsuz etki etmesi de söz konusu olabilecektir. Zira kadınlarımız bu noktada sosyal yaşamlarındaki sivrilmeleri evlilik hayatına uygulamaya kalktığında bazı sıkıntılar baş gösterebilecektir. Bu durumda rol değişimi söz konusu olacaktır ve ilişkilerde en önemli sorundur bu. Kadın, sosyal hayattaki sivrilmeyi evlilik yaşamında uygulamamalıdır.
3) Tartışma esnasında çiftlerin birbirlerini alttan almamaları: Bir münakaşa sırasında kişiler, ister bayan ister erkek olsun, alttan almayı bazen kendilerine yakıştıramamaktadır. Böyle bir durumla karşı karşıya kalındığında sinirli olanın üzerine gidilmemeli, daha az sinirli olan ortamdan uzaklaşmalı, sinirler yatıştığında tartışılan konu üzerinde sakin bir şekilde konuşulmalı ve çözülmelidir.
4) Çiftlerin evlendikten sonra birbirlerinin özgürlüklerine yüzde 100 anlamda müdahalede bulunmak istemeleri: Bu noktada bilinmesi gereken çiftlerin birbirlerini köle olarak görmemeleri ve tabir-i caizse karşı tarafın bütün kullanım haklarının kendinde olduğunu düşünmemeleridir. Zira kişiler farklı bireylerdir ve özgürlükleri vardır. Tabii ki evliliğin yapısı gereği kişilerin yaşamlarında birtakım kısıtlanmalar olacaktır. Bundan daha doğal bir şey de söz konusu değildir. Fakat bilinmesi gereken bu özgürlüğe tamamıyla müdahale edilmemesi gerektiğidir. Çiftler birbirlerini bazı konularda serbest bırakmalıdır.
5) Çiftlerin karşılıklı hasbihalde (muhabbet) bulunmamaları: Teknolojinin ilerlemesi ile birlikte bilgisayar ve internet hayatımıza girmiştir. Buna mukabil akıllı telefonlar ve tablet bilgisayarlarla daha da ilerlemiştir bu durum. Teknolojinin bu kadar ilerlemesi ve sosyal medyanın bu denli yaygınlaşması olumlu olduğu kadar olumsuz etkiler de yapmaktadır hayatımıza. Bu da evli çiftler arasında sorun oluşturabilmektedir. Birbirleri arasında iletişim kopukluğuna yol açabilecektir. Evlerde bir köşede biri, diğer köşede diğeri kenara çekilecek; aşırıya kaçılması durumunda hasbihal ortamı oluşmayacaktır. Hasbihal ortamının oluşmaması ise evliliğe ve ilişkiye farkında olmadan zarar verebilecektir.
6) “Ben” kavramının yerine “Biz” kavramının kullanılmaması: Evlilik hayatında alınacak kararların ferdi değil, çift taraflı olması gerekmektedir. Her konuda “ben bilirim” tavrı ilişkiye ve evliliğe zarar verebilecek bir etkendir. Bu durum erkekler için geçerlidir genellikle. Erkeklerin her konuda “ben bilirim” edasında olması karşı cinste değer görmediği ve fikirlerinin önemsenmediği izlenimini doğuracaktır. Bu durumda yapılması ön görülen, çiftlerin beraber karar almaları ve birbirlerinin fikirlerine değer vermeleridir.
7) Çözülen problemlerin tekrar ve tekrar gündeme getirilmesi: Bu konu genellikle psikolojik ruh durumu ile ilgilidir. Eğer çiftlerden biri konuşulup çözülen bir konuyu devamlı açıyor ve laf sokmalarla iğneliyorsa bu, üzerinde önemle durulması gereken bir husustur. Bu noktada psikolojik bir rahatsızlık söz konusu olup, çiftler kendi aralarında artık çözemiyorlarsa, profesyonel destek alınması evliliğin ve ilişkinin selameti açısından önem arz etmektedir.
8) Evliliğin monotonlaşması: Evlilik ve ilişkiler yıllar geçtikçe ister istemez tekdüze bir hal alacaktır. Böyle bir durumda monoton bir hayat olacağından çiftler birbirlerinden sıkılmaya başlayabilecektir. Bu noktada, en basitinden, evliliği küçük jestlerle süslemek, gidilecek olan baş başa yemekler ve daha birçok şey evliliği ve ilişkiyi monotonlaşmaktan bir nebze olsun kurtarabilecektir.
SONSÖZ:
Günümüz evlilik ve ilişkilerinde yaşanan sorunların genellikle bu konulardan kaynaklandığı muhtemel olmakla birlikte yazıda bahsedilmeyen birçok husus da mevcuttur. Konuya kısaca değinilmiştir. Mamafih, bahsedilenler gözlemlere dayalı olup tümevarım yöntemine göre bu satırların yazarının şahsi fikirleridir. Bahsedilen maddelere azami derecede dikkat etmek evliliklerin ve ilişkilerin daha uzun süreli olmasına etki edebilecektir.