DİNDE DOĞUM SANCISI

03.04.2025 14:41

İnsan, yıllardır edindiği geleneksel Kur'an'sız din anlayışından dolayı Kur'an'ın anlamına önce mesafeli durur. Kur'an'ı kendisinin ve Arapça bilmeyenlerin anlayamayacağını düşünür. Aslında bu düşüncesi Yüce Allah'ın anlaşılmaz bir kitap gönderdiği düşüncesine kapı aralar. 

İnsan Türkçeye çevrilmiş yabancı dilde bir kitabı okumakta bir beis görmez ve asla onu anlayamayacağını düşünmez. Hatta en doğru çeviri için bu konudaki en iyi yayınevinin çeviri kitaplarını alır, okur. Fakat iş Kur'an'a gelince nedense aklını Kur'an'ı anlamaya karşı kapatır. Oysaki dili Arapça olmayan bir insan tıpkı diğer yabancı dildeki kitaplar gibi Kur'an'ı elbette mealinden okuyacaktır. 

İnsan eğer aklını kullanırsa, Kur'an'ın manası ile buluşma şerefine nail olur. Kur'an'ın manası ile buluşan insan, kökleşmiş geleneksel dini düşüncesinin yanlış olduğunu görür; ama ilk etapta bunu kendisine itiraf edip kabullenemez. Zira kökleşmiş yanlış düşüncelerin köklerinin kazınması çok zorlu bir süreçtir.

İnsan aklını kullanıp Kur'an'ı anlamaya başlayınca, peygamberimizin söylemesinin asla mümkün olmayacağı rivayetleri ayırt edebilmeye başlar. Fakat iş burada da bitmez. Kökleşmiş geleneksel dini inancı insana sürekli içten içe şunu fısıldar: "Hadisi reddedersen dinden çıkarsın". Hâlbuki bu durum hadisleri tümden reddetmek değil, peygamberimizin asla söylemeyeceği, Kur'an'a aykırı olan rivayetleri kabul etmemektir. Yani peygamberimiz adına uydurulan iftiraları ondan uzak tutmaktır. Bu aynı zamanda bir Müslümanın peygamberine olan asli görevidir.

İnsan, böyle böyle artık dinde doğum sancısı çekmeye başlar. Eğer bu sancıyı çekmekte sabır gösterirse, ardından doğum gerçekleşir. İşte bu doğum Kur'an'ın şekillendirdiği hakiki tevhid inancıdır. 

Görür ki Kur'an'ın insana vaaz ettiği hakiki tevhid inancı ile kendi geleneksel tevhid inancı arasında dağlar kadar fark vardır ve artık arı duru bir tevhid inancına sahip olmaya başlar ve bir farkındalık oluşur. Bu farkındalık insanı, bundan önce Yusuf Suresi, 12/106. ayette ifade edilen türden bir imana sahip olduğu gerçeğiyle yüzleştirir.

 

"Yusuf Suresi, 12/106: Onların çoğu ortak (şirk) koşmadan Allah’a iman etmezler."

 

Kur'an'ın manasıyla buluşan insan, o güne dek öğrendiği bütün hurafeleri Kur'an süzgecinde zihninin dışında bırakır ve zihnini Kur'an'ın NUR'uyla aydınlatır. Kur'an'ın NUR'uyla aydınlanan zihin artık geleneksel hurafe dininin esiri olmaktan çıkar ve insan tevhid yolunda özgürleşir. Bu özgürlük ise "La İlahe İllallah (Allah''tan başka ilah yoktur)" cümlesinin ta kendisidir.

 

Hayri Temür