ALLAH BİZE YETER
Adam yine her zamanki gibi biraz buhran içindeydi.
Gözlerindeki ışıltı kaybolmaya yüz tutmuştu.
Sürekli düşünüyordu.
Bulunduğu andan zevk alamamaya başlamıştı adam.
"Gideyim Bilge'yi ziyaret edeyim" dedi adam kendi kendine.
Bilge, sobasını yakmış, seccadesini yere sermiş, dizleri üzerine oturmuş, ellerini iki yana açmış dua ediyordu.
Adam, kapıyı tıklatıp içeri girdi.
Kapısı her daim açık olurdu Bilge'nin. Her gelen içeri girebilirdi.
Sessizce bir köşeye geçip oturdu adam.
Bilge'nin duasının bitmesini bekledi.
Bilge duasını ederken dış dünyadan soyutlardı kendini.
Adamın gelişini fark etmemişti.
Ayağa kalkıp arkasını döndüğünde fark edebildi adamı.
"Hoş geldin" dedi Bilge, adama.
Adam da "Hoş bulduk Bilge" diye cevap verdi.
İçerisi sıcacıktı.
Yanan odunların yanında sanki Bilge'nin duasının sıcaklığı da sarmıştı her tarafı.
"Ben neden hiçbir şeyden zevk alamıyorum?" diye sordu adam, Bilge'ye.
"Neden alamıyorsun?" diye soruya soruyla cevap verdi Bilge.
"Bilmiyorum. İşte ben de sana soruyorum" dedi adam.
"Hayatta yarın n'olur bilmiyorum. Sürekli zihnimi meşgul ediyor bu düşünce. Keyfimi kaçırıyor, mutlu olabilmeme engel oluyor sanki"
Dinledi Bilge. Çok uzun konuşmazdı. Genelde söyleyeceklerini birkaç cümleyle ifade eder, karşısındakini rahatlatırdı.
Yine o kısa konuşmalarından birini yaptı Bilge.
"Dünyaya bir kere geliyoruz" dedi ve şöyle devam etti:
"Tekrar gelmek için başka bir hakkımız olacak mı? Bu yaşlara bir kere geliyoruz. O yüzden hiçbir şeye takılmamak gerek.
Hiç kimse için huzurumuzu, mutluluğumuzu bozmamalıyız.Her gün anın tadını çıkarmalıyız. Yarını düşünmemeliyiz. Çünkü yarını düşünmek doğmamış bir çocuğu düşünmek gibidir. Yarını düşünmek, bugünü ziyan etmektir.
Allah, bugün de yanımızdadır; yarın da yanımızda olacaktır.
Çünkü Allah bize yeter. Allah bize kâfidir."
Adamın kafasında bir anda şimşekler çaktı.
En önemli şeyi unuttuğunu hatırladı. Allah'ın kuluna kâfi olduğunu unutmuştu.
Allah kuluna yeterdi.
Kulun ise sadece bunu bilmesi gerekirdi.
Hayri Temür