HAYRİ TEMÜR'ÜN WEB SİTESİNE HOŞ GELDİNİZ.

 

 

HAYRİ TEMÜR KİMDİR?

Hayri Temür, 1985 yılının Aralık ayına rastlayan soğuk bir kış günü Giresun’da dünyaya gözlerini açtı. 2010 yılında Yakın Doğu Üniversitesi'nde lisans öğrenimini tamamladı. 2009 yılının Kasım ayında gönlünden bir ırmak gibi taşanların yüzeye vurmasıyla makaleler yazmaya başladı.

Çeşitli haber sitelerinde, yerel gazetelerde ve Dünya gazetesinde bu makaleleri yayımlandı. YALNIZLIĞIN KELİMESİ "AŞK" adında da bir kitabı yayımlandı.

Yazılarının bulunduğu haber portalları: 
"Turizminsesi.comAydinses.comDunya.com, Blog.milliyet.com.tr"

Giresun'da faaliyet gösteren Gündem Gazetesinde bir süre haber müdürü olarak çalışan Hayri Temür, yine aynı gazetede köşe yazıları yazmaya devam etmektedir. Bu güne kadar çeşitli konularda 300'ü aşkın makale kaleme almıştır.

Köşe yazılarına menüdeki "YAZILARI"  ve "AYET ANALİZ YAZILARI" bölümlerinden ulaşabilirsiniz.

****     ****     ****     ****     ****
 
 HAYRİ TEMÜR'ÜN 19.04.2024 TARİHLİ GÜNDEM GAZETESİNDE YAYIMLANAN YAZISI:
 

HZ. İSA (A.S) GELECEK Mİ?

Geleneksel din anlayışında Hz. İsa'nın (a.s) kıyametten önce geleceği inancı hakimdir. Bunu da Nisa Suresi, 4/157-158. ayetlere ve peygamberimize (a.s) isnat edilen şu hadise dayandırmaktadırlar: "Hz. İsa ahir zamanda gelecek, şeriat-ı Muhammediye ile amel edecek. (Buharî, Mezalim: 31; Müslim, Îman: 242-243)" 

 

"İsrailoğulları'nın 'Allah elçisi olduğunu sanan Mesîh'i yani Meryem'in oğlu İsa'yı öldürdük!' demeleri yüzünden onları cezalandırmıştık. Oysa onu öldürememiş ve çarmıha gerememişlerdi; fakat kafaları karıştırılmıştı. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedir; bu konuda zanna uymak dışında hiçbir sağlam bilgileri yoktu. Kesin olarak onu öldürememişlerdi. Aksine Allah onu (İsa'yı) kendi katına yükseltmiştir. Allah güçlüdür, doğru hüküm verendir. (Nisa, 4/157-158)" 

 

Bu ayetlerden ve hadisten Hz. İsa'nın ölmediği ve göğe, Allah'ın katına yükseldiği çıkarımı yapılmaktadır. 

Kur'an'da bir konuyla ilgili çıkarımda bulunabilmek için o konuyla ilgili bütün ayetleri taramak gerekir. Aynı zamanda hadislerin de Kur'an'a aykırı olmaması gerekir. Peygamberimiz (a.s) Hakka Suresi, 69/44---47. ayetlerine rağmen Kur'an'a aykırı konuşamaz. Çünkü o (a.s), bu ayetlerin ne anlama geldiğini herkesten çok daha iyi biliyordu. 

 

Hz. İsa'nın geleceğine işaret sayılan sözünü ettiğimiz Nisa, 4/157-158. ayetleri şu ayetlerle birlikte okumak gerekir. 

 

"Hani Allah şöyle demişti: Ey İsa! Şüphesiz ki seni ben vefat ettireceğim; seni bana (katıma) yükselteceğim; seni kâfir olanlardan arındıracağım ve sana uyanları kâfir olanlardan kıyamet gününe kadar üstün kılacağım. (Al-i İmran, 3/55)" 

 

"(Hz. İsa konuşuyor) Ben onlara ancak senin bana emrettiklerini söyledim; ‘Benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin’ dedim. İçlerinde bulunduğum sürece onların yaptıklarına şahittim. Fakat sen beni vefat ettirince artık onların üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeye şahitsin. (Maide, 5/117)" 

 

Nitekim Diyanet İşleri Başkanlığından aşağıda alıntıladığım Nisa, 4/157-158. ayetlerin açıklamasında, Diyanet İşleri Başkanlığı Hz. İsa'nın Allah tarafından vefat ettirilerek Allah katına çıkarıldığını ifade etmektedir. 

 

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Nisa, 4/157-158. ayetlerinin tefsiri şu şekildedir: 

"Kur’an’a göre Hz. Îsâ'yı çarmıha gererek öldüremedikleri kesin olmakla beraber âkıbetinin ne olduğu konusunda aynı kesinlik yoktur. 

Taberî ve İbn Kesîr gibi tefsirlerde uzun uzadıya yer verilen rivayetlere ve müslümanlar arasında yaygın olan inanca göre Hz. Îsâ, basıldıkları evin tavanında açılan bir delikten göğe çıkarılmıştır, maddî olmayan bir semada yeniden geleceği günü beklemektedir. O gün gelince yere inecek, deccâlı öldürecek, bütün dinlerin nihaî bir özeti ve özü olan İslâm'a hizmet edecek, yeryüzünü ahlâkî yönden ıslah eyleyecektir... (Taberî, VI, 12 vd.; İbn Kesîr, II, 405 vd.). 

Ancak Kur'an-ı Kerîm'in ifadesi böyle bir anlayış için kesin ve ihtimalsiz bir delil olarak kullanılamaz. Çünkü gerek burada açıklanan Nisa, 4/158. âyette ve gerekse Âl-i İmrân sûresinin 55. âyetinde Allah Teâlâ, onu 'kendine yükselttiğini, kaldırdığını' ifade buyuruyor; burada 'sema'dan söz edilmiyor, 'Onu semaya kaldırdı' denmiyor; O'na yükselen şeyin ise yaratılmış bir nesne (ruh ve ceset) olması da uygun ve mümkün değildir. 

Allah Teâlâ'nın her şeye kadir olduğunda, peygamberlerine nice mûcizeler lutfettiğinde şüphe bulunmamakla beraber burada 'Hz. Îsâ’nın bedeniyle beraber göğe yükseltildiği' ifadesi mevcut değildir. 

Aksine Nisa,  4/158. âyette 'kendisine yükseltti, kaldırdı', Âl-i İmrân'da ise 'Seni vefat ettireceğim ve seni nezdime yükselteceğim' buyurulmuştur. Bu iki âyete bir arada mâna verildiği zaman ortaya çıkacak sonuç, onun önce vefat ettirildiği, sonra Allah’a götürüldüğüdür ve bunun, asırlarca sonra değil, öldürme teşebbüsü sırasında veya kısa bir müddet sonra vuku bulduğudur. 

Bu gerçekler bilgiyi –bütün diğer peygamberlerin aldığı– tek kaynaktan, vahiy yoluyla Allah’tan alan son peygamberin gelmesiyle ortaya çıkmış ve insanlığa ilân edilmiştir." 

 

Nisa, 4/158. ayetteki "Allah onu kendi katına yükseltmiştir" ifadesi ile Al-i İmran, 3/55. ayetteki "Seni katıma yükselteceğim" ifadesi Zümer, 39/42. ayete işaret eder. Zümer, 39/42. ayete göre Allah, ölümüne hükmettiği insanların ruhlarını katında tutar. 

Maide, 5/117. ayete göre Hz. İsa mahşerde, Yüce Allah'ın onu vefat ettirdikten sonra kavminin yaptıklarından habersiz olduğunu söyleyecektir. Demek ki Hz. İsa kavminin zamanında vefat ettirilmiştir. O halde Hz. İsa'nın ruhu da Zümer, 39/42. ayete göre Yüce Allah'ın katındadır. Allah'a bir mekân isnat edilemeyeceğine göre, Hz. İsa'nın geleneksel kabuldeki gibi göğe yükseldiğini söylemek kesin bir delil ifade etmez. 

Ayetlerde Hz. İsa'nın göğe yükseldiği ifadesi geçmediğine ve Yüce Allah da mekândan münezzeh olduğuna göre, Allah'ın katının mahiyetini bilmemiz mümkün değildir. 

Ayrıca müşrikler (putperestler) Hz. Muhammed'in (a.s) zamana yenilip bir gün öleceğini ve peygamberlik iddiasının sonlanacağını söylüyorlardı (Tûr, 52/30-31). 

Bunun üzerine Yüce Allah müşriklere cevap niteliğinde Enbiya Suresi, 21/34. ayette Hz. Peygamber'e hitaben hiçbir insana ölümsüzlük vermediğini beyan etmektedir: "Senden önce de hiçbir insana ölümsüzlük vermedik. Şimdi sen ölürsen, onlar ebedî mi kalacaklar?" 

Bu ayete göre dünyada hiç kimseye ölümsüz bir hayat verilmemiştir. 

 

Sözünü ettiğimiz Enbiya, 21/34. ayetin açıklaması için Diyanet İşleri Başkanlığının tefsirine baktığımızda şöyle bir açıklama karşımıza çıkmaktadır: "Yüce Allah onların yersiz temennilerine cevap olmak üzere bu âyetleri indirerek peygamber dahi olsa hiçbir insana ölümsüzlük vermediğini, Peygamber’in ölümünü bekleyenler dahil olmak üzere her canlının ölümü tadacağını bildirmektedir." 

 

Ayetlerden Hz. İsa'nın Yüce Allah tarafından vefat ettirildiği ve tekrar dünyaya geri gelmeyeceği açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Bizim ayetlerden anladığımız budur. Gerçeği Yüce Allah bilir.

 

GÜNDEM GAZETESİNDE YAYIMLANAN HAYRİ TEMÜR HABERİ...